Reklam
Reklam
Kur'an Ve Sünnet Sofrasından
Mehmet İmre

Mehmet İmre

Kur'an Ve Sünnet Sofrasından

18 Temmuz 2020 - 20:06

Kur’an ve sünnet ilkelerinden firar edildiği bir asırda yaşıyoruz. Bununla beraber denizden bir katrede olsa bildiklerimizi yazamaya devam edelim. Ümmet birliğinde sorunlar, çıkmazlar var. Kurtulma arayışları var. Denize düşenin yılana sarılması gibi bir durum var. Peygamberlerden Nuh aleyhisselam Yeryüzüne gönderilen peygamberlerdendir. Takriben 950 sene tebliğ görevini yaptı kavmimin çoğu kendisine inanmadı. Kavmi Asilikte zirve yaptı. Tufanla gemiye binenler kurtuldu, inanmayanlar ise boğuldu, yani helak oldular. Tüm kavimlerde asi insanlar olmuştur. Hiç bir peygamber bu isyanlara karşı yılmamış, tebliğden geri kalmamıştır. İnanıyorsanız üstünsünüz ilkesinde milim şaşmamışlardır. Bu üstün kelimesi, ırk, aşiret, siyasal çoğunluk, teknoloji üstünlüğü değildir. Takva (Allahtan korkma) İlkesidir. Bir kaç ayet ve hadis meali, kelamı kibarlarla konuya girelim.
Önce Diyanetten bahsetmek istiyorum. 96 yıldır Diyanet İşleri Başkanlığımız Dini konularda insanları aydınlatıyor. Bu aydınlatma da sistemin izin verdiği kadardır. Hem de laik bir sistemde kolay bir şey değil, bazen laik ilkelerle eli kolu bile bağlı, Din görevlisinin günah sevabı ile bu din unvanı ile günümüze kadar gelmiş. Diyanet sadece yurt içinde değil yurt dışında da karınca kadarınca din hizmetlerini veriyor. Beşeri anayasada diyanetin görevleri kısaca şöyledir.”Laiklik ilkesi doğrultusunda bütün siyasi görüş ve düşüncelerin dışında kalarak, milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek. İslam dininin inanç, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmektir.”  Denir. Bu tanım çok güzel. Ancak Laiklik denilince din ayrı devlet ayrı tarifi var. Devlet dine karışır, Din devlete karışamaz tam bir çelişki var. Tarifte bütün siyasi görüş ve düşüncelerin dışında kalarak cümlesi var eylem ve söylemle bu fiil bir birine uymuyor.
Dini düzene uydurmak için dini üstlenenlerin yaptıkları aleni olarak ortadadır. Beşeri kanun bile bile çiğneniyor. Gerçekten din kisveliler toplum arasında ayırım yapmamalı, kemik siyaseti aktörlerinin önünde el pençe durmamalıdırlar. Kim olursa olsun Dinin ilkeleri ile doğruya doğru yanlışa da yanlış demelidirler. Ne yazık ki, kemik siyaseti, din dışı siyaset Camiye, minbere. Mihraba, vaaz kürsüsüne, kubbe ve cübbeye bulaşmıştır. Bir kaç ayet mealini vereyim. Mevla buyuruyor; Ali İmran suresi ayet 114 “Bunlar Allaha ve ahiret gününe inanırlar. İyiliği emrederler, kötülükten men ederler. Ve hayırlarda yarışırlar. İşte bunlar iyi kimselerdendir.” İyiliği emretmek, kötülükten men etmek, hayırda yarışmak her Müslümanın görevidir.
İkinci ayet: Ali İmran suresi ayet 139 Mevlamız buyuruyor; “Gevşemeyin, üzülmeyin, eğer hakikaten inanıyorsanız (gerçek iman etmişseniz.) muhakkak üstün olan sizlersiniz.” Gerçek İmanı elde eden insan kâinata meydan okuyabilir. Üçüncü ayet Ali İmran suresi ayet 134 Mevla buyurur “Muttakiler, bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler insanları af edenlerdir. Allah iyilik edenleri sever.” Allah’tan korkanlar Mal biriktirmez, devlet malını çalmaz, hırsızlara göz yummaz. Öfkelerini yener af etmeyi dinin emri bilir. Bir kaç hadis meali; Allah resulü buyurur. ”Mü’min kardeşine tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip, kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır yoldan, taş diken gibi şeyleri kaldırıp atmanda senin için bir sadakadır. Tirmizi Birr 36 “ Sözlerin en doğrusu Allahın kitabıdır. Yolların en iyisi Muhammedin yoludur. İşlerin en kötüsü dinde sonradan uydurulanlardır ve her bidat dalalettir. Dalalet ise doğru yolun sapık kollarıdır.
Ümmet Kur’an ikliminden kopmayla çok şeyini kayıp etti. İmamesi kopmuş tespih taneleri gibi dağıldı. Z Kuşağı denilen bir gençlikle karşı karşıya kaldı. İdealsiz, sorumsuz, ibadetsiz, neme lazımcı, egoist, konfora düşkün, toplumdan kopuk, sanal âlem tutkunu bir gençlik hâsıl olmuştur. Bir ülke için verimsiz ve yük bir gençlik. Bu gençliğin yaşantısı anasına, babasına, atasına benzemiyor. Bu gençliğin yeme içme, gezme, dert edinme, giyme, evlenme, arkadaş edinme anlayışları değişkendir. Bu gençlik ne sorgular nede sorgulanır. Monoton bir hayatın peşinden koşar. Yokluklar, soygunlar, kaliteli insana az rastlanmak, çözümler üretmemek hep dindışı yaşayışın meyveleridir. Kurtuluş dini düzen olarak kabul etmek, oluşması için çalışmaktır. Darbı meseldir. Gözlerinden hasta olan biri Hayvan doktoru baytara gitmiş. Baytar vereceğim ilaçlar hayvan ilaçlarıdır demiş ise de doktor hastayı ikna edememiş, neticede hayvan ilacını yazmış başından savmış, hasta adam ilacı almış birkaç gün ilacı kullanmış, adamın bir gözü kör olmuş, hasta adam soluğu Kadı’nın yanında almış, ifadeden sonra kadı, Hayvan doktoruna giden de hayvan gibidir demiş. Toplum bünyesine uymayan yaşam tarzları da böyledir. Allah ümmet fertlerini Kur’an ve sünnetten ayırmasın… Selamla Kalın Selamette Kalın.
Mehmet İMRE
 20.07.2020
 
 
 

YORUMLAR

  • 0 Yorum