Narsisizm: Kibirle kendini başkalarından üstün görme, kendisini aşırı derecede sevme, beğenme ve sürekli övgüyle takdir edilme beklentisi içinde olma hali diye tanımlayabiliriz. Muhakkak ki insanın kendisini dengeli bir ölçüde sevmesi, beğenmesi, kendisiyle barışık olması da öz değer duygusuna sahip olması da iyidir ve gereklidir. Bahse konu edindiğimiz (NKB) ‘’Narsistik Kişilik Bozukluğu’’ ise; kendisinden başka kimseyi beğenmeme, diğer kişilere karşı kibirli olma ve başkalarını değersiz ve küçük görme, kendisini hak etmediği halde veya hak ettiğinden fazla överken başkasını haksız yere suçlama,aşağılama gibi kişilik özellikleri olan psikolojik bir rahatsızlıktır. Narsistik kişilerin kendilerini diğer insanlardan önemli, daha kıymetli, daha üstün, daha zeki, daha güzel veya daha yakışıklı bulmalarının altında her türlü değer yoksunluğu, özgüven eksikliği ve kendini yetersiz hissetme ile ilgili sebepler olabilir.
(NKB) ‘’Narsistik Kişilik Bozukluğu’ ’olan kişiler hem kendilerinin hem de başkalarının fiziki görüntüsü ile çok fazla ilgilenen saplantılı bireylerdir. Oysa ki insanın fiziki özelliklerinden olan boyu, ten rengi gibi narsistlerin en çok taktıkları konularda insanın iradesi olmayıp takdiri ilahidir.
(NKB) ‘’Narsistik Kişilik Bozukluğu’ ’olan kişiler yaratan Allah’ın takdiri olan ve insanın elinde olmayan hususlarda kendisine ait olanlarla üstünlük taslamaya çalışması; başkaları için Allah’ın takdir ettiği özellikleri aşağı görerek alay etmesi, dalga geçmesi, küçümsemesi en hafif ifadelerle hem akıl tutulması hem İlahi iradeyi beğenmeme ve daha iyisini küstahlığı ve İlahi iradeye isyanla kendini de bir nevi İlah görme anlamı taşır.
(NKB) ‘’Narsistik Kişilik Bozukluğu’ ’olan kişiler kendi ellerinde olmayan, tercihin söz konusu olmadığı, iradelerinin dışında olan kişisel özelliklerini neredeyse kutsal kapsamına alırlar. Kendi olumsuz olan özelliklerinde bile hikmet ararken başkalarına Allah’ın nasip ettiği ideal özellikleri beğenmez ve hata, kusur bulma yarışına girerler. Bulamayınca da içlerindeki rahatsızlık sebebiyle ideal olan şeyleri bile ‘’ben böyle sevmiyorum’’ diye hasetlerini kusarlar. Narsistler kiloluysa kendini heybetli, güçlü, yapılı, kemiklerim iri… diye tanımlar ; Başkaları kiloluysa şişman, yağlı, obur, obez, pisboğaz, hantal.. diye onlar tarafından adlandırılır.
Narsisizm, hem bireyin hem ailenin hem de toplumun yaşamını kötü yönde etkileyerek zor ve yıpratıcı bir hayata sebebiyet vermektedir. Narsist bireylerle her türlü bireysel, sosyal, ticari veya ailevi ilişkiyi sürdürmek çok zahmetlidir. (NKB) ‘’Narsistik Kişilik Bozukluğu’ ’olanların bencil ve kibirli davranışlarıyla oluşturdukları sorunlar sebebiyle karşısındakilere tahammülü zor bir hayat dayatmaktadırlar.
(NKB) ‘’Narsistik Kişilik Bozukluğu’ ’olan kişiler kendi egoları, zanları, heva, heves ve çıkarlarına göre hareket ederler. Narsistlerin her söylediklerine ‘’evet’’ derseniz onların kölesi olursunuz. Narsist kişi, köle-efendi ilişkisi ister. Yani eşit şartlarda, adil, dengeli, yatay bir ilişki istemez. Hep kendisine itaat edilmesini, egosuna hizmet edilmesini ister. Bu da güç elindeyse zorla, baskıyla köleleştirerek, gerek görürse her türlü yolu kullanarak yapar. Narsistlerle ilişkide oldukları kurbanları arasında kazanan – kaybeden ilişkisi vardır. Narsistlerin diğer insanlarla olan bencil ve kibirli ilişkileri sonucunda nasıl davrandıkları ve nihayetinde de zararla sonuçlanan bu ilişki biçimini ifade eden güzel bir söz:
Akılsız kadınlar, kocalarını köle yaparlar ve köle karısı olurlar. Akıllı kadınlar ise, kocalarını kral yaparlar ve kraliçe olurlar.
Aynı şeyi şu şekilde de ifade etmek adaletin gereğidir: Akılsız kocalar, kadınlarını köle yaparlar ve köle kocası olurlar. Akıllı kocalar ise kadınlarını kraliçe yapar ve kral olurlar.
Akıllıanneler/babalar/hocalar/öğretmenler/ustalar/eğitimciler/arkadaşlar/dostalar/evlatlar/işverenler… bireysel ve toplumsal herhangi bir iletişim kurabilecek herkes kızlarına/oğullarına/işçilerine/çıraklarına/talebelerine… bireysel ve toplumsal herhangi bir iletişim kurduğu herkese ‘’Biz Adem evlatlarını mükerrem kıldık’’ İlahi fermanı gereğince davranırsa değer görür ve değer kazanmış olurlar.
Bu durum sadece karı-koca ilişkilerinde değil, anne/baba-evlat, kaynana –gelin, kayınpeder-damat, kardeş, arkadaş, usta-çırak, işçi-işveren ve her türlü insani, sosyal ilişki ve iletişimde geçerli olur. Akıllı anneler/babalar/eşler/eğitimciler, oğullarına/kızlarına/eşlerine/talebelerine prens/prenses gibi değer merkezli davranırlarsa onları da kendilerini de yüceltir değer sahibi yapar…
Hürrem’i saraya giren diğer cariyelerden farklı kılan ona değer veren Kanuni Sultan Süleyman’dır. Kanuniye şiirler yazdıran, eşsiz mücevherler işleten de Hürrem’e duyduğu aşk, verdiği değerdir. Aristo ile Büyük İskender birbirine değer vererek, motive ederek daha da güçlenmiş olarak tarihte daha belirgin hale gelmişlerdir. Kanuni Sultan Süleyman’ı büyüten babası Yavuz Sultan Selim’in halifeliği alması, Mısır hazineleri, kutsal emanetler, bıraktığı topraklar, oluşturduğu ordu… Kanuni Sultan Süleyman’ı da motive eden kendisini içinde bulduğu baba mirası güç, zenginlik ve her türlü maddi/manevi imkânla daha fazlasını yapma mefkûresi daha büyük işler için fırsat sunmuş. Birbirini besleyen, takviye edenler daha büyük ve önemli işlere kaynaklık ederken birbirini tüketenler sahip oldukları imkânları da imha ederler.
Narsist kişilik bozukluğu (NKB), bireyin pek çok konuda her insandan daha iyi olduğunu düşünmesi, kibirle en çok kendisini beğenip sevmesi ruhsal bir bozukluktur. Pek çok sıradan kişinin narsist özellikleri olabilmektedir fakat narsist kişilik bozukluğu bu durumdan çok daha ileri bir seviyedir. Sıradan kişilerde narsist özellikler belirli zamanlarda meydana gelebilirken narsistik kişilik bozukluğu olan kişilerde ise bu durum hayatın her bölümüne yayılmıştır. Bu bireylerin narsist özellikleri; yaşamları, çevresi, karşı cinsle iletişimleri ve gündelik yaşamlarının her evresinde fark edilebilmektedir.
Selam ,dua ve muhabbetlerimle
21.06.2023
YORUMLAR