Reklam
Reklam
Afrika Uganda İzlenimlerim
Mustafa Tosun

Mustafa Tosun

Afrika Uganda İzlenimlerim

28 Temmuz 2021 - 11:25


Bu sene Yardımeli Derneği kurban çalışması vasıtası ile Afrika Uganda

yolculuğumuz oldu. 8 günlük bu çalışmada Uganda’yı gezerken yaptığım gözlemleri sizlerle paylaşmak istedim.


·  Havaalanı çıkışında bizi karşılayacak arkadaşı aramak için bir polisin telefonunu rica ettik, sonradan kontör için para talep etti. 1 dolar verdik. Allah'tan yanımızda Türkiye'de uluslararası imam hatipte okuyan Nevfel adında genç vardı. "Polis de olsa durumu iyi değil verelim" dedi. 

·  Havaalanına yakın otelde test yaptık Türkiye’de test olduğumuz halde kabul edilmedi. Galiba ücret koparma fırsatı dedik, burada da hem giriş hem çıkışta 75 dolar karşılığında test yapmak zorunda kaldık. Her yer sivrisinek doluydu. Buraya yakın göletten dolayı dediler. Neyse ki diğer yerlerde fazlaca yoktu.

·  İngilizce eğitim dili, yerel dil ise sadece öğretiliyor. Kendi aralarında hem yerel hem İngilizce konuşuyorlar.

·  Direksiyon arabalarda sağda, yolun ise solundan gidiliyor, sağından geliniyor. Bizdekinin tam tersi.

·  Başkent dışındaki insanların ortak meşguliyeti ellerinde bidon taşımak, biraz boş olan hemen en yakın kuyuya gitmek zorunda zira. Erkek ise bisiklete koyar, kadın ise başında taşır. Genelde tabi çocuklar gider. Eşek yerine bisikletlerle suları taşınıyor fazla bidon olunca. Orası yağış alan yer olsa bile temiz su problemi var. Devletin şehirlerde şebeke oluşturma gibi bir gücü yok maalesef.

·  1 dolar 3500 şiling. 1 gecelik otel odası 30.000 şiling, başka yerde 50.000

·  Müslüman-hristiyan gerginliği yok gibi. Rahatça “muslim” ya da “kristin” diyorlar. Ancak gördüğüm kadarıyla dini inançlar sosyal hayatta belirgin değil. Daha çok tv ve batı kültürü.

· Etraf yemyeşil. En çok muz ve avakado ağaçları var. İnsanlar bilinçli olarak muz ağaçları dikiyor. Urfa’nın fıstık diktiği gibi. Ormanlık alan son derece göz alıcı. Ancak insanlar çok yoruluyor, tarımsal materyaller az, birçok köy yolundan geçtik sadece 3 traktör gördüm. Tarımsal çaba kol gücüne dayalı.

· Maalesef Cocacola yine en ücra köşelerde var. Emperyal ezilmişliğin izleri var. Zira tüm tabelalar ingilizce. Azimli olma gibi yönleri zayıf. Gördüğümüz kadarıyla öğrenilmiş çaresizlik var.

·  Ezanı sade makamla okuyorlar. Bizdeki gibi uzatmalı değil.

· Sabahın karanlığında yolların kenarında insanlar yürüyor, işlerine gidiyorlar diye düşündük. Şoföre sorduk tarlada çalışmaya gidiyorlar. Bisiklet çok yaygın. Bizdeki gibi her taraf şahsi araba dolu  değil. Kadınlar da toplumda görünür halde. Gerek tarlada çalışma, gerek basit ticaret eşyası satma vs.

·  Kaldırım yok. Tek şerit çift yönlü asfalt yol var yanı toprak veya otlak. 

·  Gördüğümüz bir iki mescidde yerde halı yok. Muşamba tarzı sergi var. Galiba temizlemesi daha kolay olduğu için, diye düşündük.

·   Burada yeşil çok, bina yok, bizde ise bina çok yeşil az. 

·   Asfalt sadece ana yolda, sokak araları hep toprak yol. 

·   İki büyük fıskiye ile şeker kamışı ekinleri sulanıyordu. Bir onu gördük tarımsal gelişme olarak. Ama tabi her yerde yaygın değil. 

·   Buradaki arkadaşın, Uganda'da bir beldenin belediye başkanı hakkında ifadesi:

"Belediye başkanı olduğunu sonradan öğrendik, kendisini bize" belediye görevlisiyim" diye tanıtmıştı…

 

·   Burada pencerelerdeki demir korkuluk içte. Bizde ise dışta.

·   Valilik makamı son derece sıradan ve protokol mantığı yok gibi bir şey. Elin cebinde olması ve ayak ayaküstüne atmak çok sorun olmadığını gördüm.

·  Cumhurbaşkanının 5 yıldızlı okul dediği kampüs tarzı bir okulun bahçesinde kurbanları kestik. Dünya bankası yaptırmış okulu.

·  Burada okulların yüzde 80’i özel. Devlet okulu az sayıda. Kiliselere bağlı okul çok, Müslümanların okulları da var. Muhtemelene devlet ekonomik olarak karşılayamadığı için eğitim işini üstlenemiyor.

·  Vali hristiyan, belediye başkanı Müslüman Bugiri ilinde.

·   Uganda’da korona için hint aşısı kullanılmış.

·   Çatıların giderlerine borular konuluyor, yağmur suları o borular vesilesi ile depoya doluyor. Yağmur sık sık yağıyor.

·   Tarımsal olarak şeker, çay, muz, mısır üretimi var.

·   Hintlilerin yaptığı şeker fabrikası var. Köylüler şeker kamışlarını buraya satıyor. Çin’in de sanayi yatırımı var.

·    Bir hıristiyanla konuştum, Meryem ve İsa kıssalarının Kur’an’da geçtiğini bilmiyordu.

·   Bir kilisenin avlusunda voleybol sahası gördük. 

·   Daha önce açtırdığımız su kuyularını ziyaret etmek maksadıyla uzak bölgelere giderken yolun kenarında ormanlıkta maymun sürüsü gördük. Tuhaf geldi bize.

    Buna benzer izlenimlerin oldu. Bu arada dünyanın en büyük nehri olan Nil Nehri’nin çıktığı su kaynağını gördük. 60 metre derinliğinde ilahi bir mucize. Yüzyıllardır yerin altından çıkan bu su ile 6 ülke istifade ediyor. Bu su kaynağı ekvator çizgisinde olduğu için aynı zamanda Victoria gölü oluşmuş.


      Uganda genel olarak kalkınma konusunda geri kalmış bir ülke maalesef. Oralara Türkiyeli yatırımcılar gidebilir. Hem o ülke insanına hizmet etme mantığıyla hem de kazanma mantığıyla.


    Kurbanı küçümsememeliyiz. Kurban vesile ile oralara gidiyoruz. Daha büyük eğitim ve sağlık projeleri için hazırlıklar yapma anlamında ilk adımdır kurban. Bu vesile ile kurban bağışçılarımızın kurbanlarını Rabbimiz kabul eylesin. İnşaallah daha büyük hayırlara vesile olacaktır. 


Not: Orada karşıllaştığımız böbrek hastası 7-8 yaşlarında bir yavrumuzun tedavisini takip edeceğimizi söyledik. Yeniden bir muayeneden sonra ameliyat masrafları neleştiği zaman bize dönecekler. Bu konuda katkı sunmak isteyenler bana dönebilir. Tel:05438628280

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum