Reklam
Reklam
28 Şubat'ın Şahidi Asil İnsan
Şükran Taşdelen

Şükran Taşdelen

28 Şubat'ın Şahidi Asil İnsan

06 Aralık 2020 - 21:10

3 Aralık’ta elim bir haber alınca o kadar üzüldüm ki birden eski günlerin acılarına gark oldum. Evet biliyordum her nefsin ölümü tadacağını… Biliyordum bu hayatta en gerçek şeyin ölüm olduğunu. Ancak iyilikleriyle, hayırlı faaliyetleriyle ve hak davası uğrunda yorulmak nedir bilmeden gösterdiği çabalarıyla tanınmış nadir şahsiyetlerden biri vefat edince, insan daha çok hüzünleniyor. Avukat Necip Kibar da adı gibi o asil insanlardan biriydi. Allah rahmet eylesin.

Şahsen tanışmış değildim, gıyaben tanıyordum. Ben mücadelemi Şanlıurfa’da verirken birçok arkadaşım da yurdun dört bir yanında ve özellikle İstanbul’da 28 Şubat tırpanına karşı imani duruşlarını sergiliyorlardı. Basından haber alıyorduk kardeşlerimize karşılıksız yardım eden, ellerinden geleni yapan necip/asil insanlarımızı. Onların yanımızda olduğunu bilmek bize güç katıyordu. 28 Şubat darbesinin mazlumları olarak bize yalnız olmadığımızı hissettiriyorlardı. Tanışmamış olsak bile onlara hayır dualarımızı yapıyor, Rabbim sayılarını arttırsın diye dua ediyorduk. Üniversite kapılarında coplandığımızda da mesleklerimizden mesnetsiz suçlamalarla kanunsuzca atıldığımızda da başörtüsüne özgürlük için el ele eylemlerinde de yanımızdaydılar. Biz başörtüsü mücadelesinde zulme direnirken o ve onun gibi kardeşlerimiz ise yanımızda durarak, bize destek verip bizi savunarak mücadele ediyorlardı. 
Yıllar sonra, zulümlerin en alası post modern bir darbenin sillesini yiyen mağdurlardan oluşan bir grup kurduk. 28 Şubat mağdurları. Darbenin üzerinden neredeyse otuz yıl geçtiği halde haklarımızı ve iade-i itibarımızı geri alamadığımız için hala mücadele ediyoruz. Necip Kibar’ın vefat ettiğini bizzat yardımlarını görmüş ve onun samimi mücadelesine şahitlik yapan, işte o arkadaşlarımızdan öğrendik. İstanbul’daki arkadaşlarımızdan biri şöyle diyordu. “Başörtüsü eylemlerinde gözaltına alınırdık, sabah bir bakmışız ki yanımızda. Çağırılmadan gelir karşılıksız davalarımıza bakardı. Her düğünde, her eylemde onu görürdüm. Yani hem mücadelemizi, üzüntülerimizi hem de sevinçlerimizi paylaşırdı. Rabbim mekânını cennet eylesin.” Laik azınlığın insanlık dışı uygulamalarına şahit olanlar bilir. Necip Kibar, nerede bir mağdur başörtülü kız varsa, her birinin davalarına koşardı. Hak arayışlarında hakkını arayanların yanındaydı. Bunda iman ettiği dinin değerlerine bağlılığı en büyük etkendi. Aynen başörtüsü mücadelesinde direnen kadınlar gibi o da ilahi emirlerin gereğini yapıyordu. 
 
Selahattin E. Çakırgil de köşesinde onun için şöyle yazmıştı:
“Onun, o azgın zulüm günlerinin anlayışına göre yargı makamlarında oturanlara hitaben, ‘Sizden hak istemiyoruz, sadece kendi sisteminizin kuralları ve mantığına göre bile ortaya çıkan haksızlığı görmenizi, zulme âlet olmamanızı istiyoruz.’ diyerek yaptığı yiğit savunmalarla dikkati çekmiş; aynı yorulmak bilmez çabalarını, 15 Temmuz Darbe Hıyanetinden sonraki dönemde de sürdürmüştü. O, inandığı değerlere göre bir dünyanın gerçekleşmesi için her şeyden ve herkesten önce kendi sorumluluğunu düşünüyor ve onun gereklerini yerine getirmeye çalışıyordu.” 

Yine gruptan bir başka arkadaş da “Daha geçen sene TBMM’ye yapılan ziyaretimizin yıldönümü olduğunu hatırlattı.” demişti. Çoğu kimsenin görmezden geldiği, artık konuşulmasını istemediği başörtü zulmü ve mücadelesinin gündemde kalmasını ve hak mücadelesinin hakkaniyetle sonlanması istiyordu. O, 28 Şubat mazlumlarının avukatıydı. 

Elbette hayat, bir imtihan arenası ve kim daha iyi ve güzel iş işleyecek diye Rabbimizin hepimizi sınadığı bir süreç. Esasen insan neye kıymet veriyorsa, yaşamının merkezine kimi koyuyorsa, hayat denen sınırlı süreyi de ona adayacaktır. Mücadelesini kim ve ne adına yürüttüğünün farkında olan insanları başka insanlar da göreceklerdir. Adı gibi asil bir insanın mücadelesinin asıl şahidi ise Allah’u Teala’dır. Biz kul olarak ne desek eksik ve az kalır. O’dur insana yapıp ettiklerinin hesabını soracak olan ve O’dur Hak davasının mücadelesini verenlere mükafatını verecek olan. Bizleri de hakkın şahitleri olarak adaleti ayakta tutanlardan eylesin. Hayırlı bir hayat ve hayırlı bir ölüm nasip etsin hepimize. Selam ve dua ile…

YORUMLAR

  • 6 Yorum
  • Hatice Gözen
    3 yıl önce
    Allah rahmet eylesin, mazlumların yanında dimdik durduğu için, hak davasında hakkın, adaletin yanında yer aldığı için Rabbim de merhametiyle muamele eylesin.Bu anlamlı yazınızla duygularımızı ifade ettiğiniz için de Allah sizden de razı olsun.
  • Ş.Taşdelen
    3 yıl önce
    Lütfedip okuyan tüm okuyucu kardeşlerime sevgi ve muhabblerimi sunmayı bir borç bilirim. Rabbim kendi davası uğruna MÜCAHEDE edenleri rahmetiyle şad eylesin.
  • Hatice Gözen
    3 yıl önce
    Allah rahmet eylesin, mazlumların yanında dimdik durduğu için, hak davasında hakkın, adaletin yanında yer aldığı için Rabbim de merhametiyle muamele eylesin.Bu anlamlı yazınızla duygularımızı ifade ettiğiniz için de Allah sizden de razı olsun.
  • Fatma Damkacı
    3 yıl önce
    Amin Aleyküm selam Allah razı olsun Kalemine sağlık,yüreğine sağlık Her şeyi çok güzel ifade etmişsin
  • Ftmçtn
    3 yıl önce
    Başörtüsünün bir aksesüar gibi takıldığı günümüzde geçmisi yâd edip bize o günleri hatirlattnz kaleminize sağlık.O gunlerin hatrına örtümüzü hakkıyla örtmek duası ile....
  • Nurşen GÖK
    3 yıl önce
    Allah rahmet eylesin, iyilikleriyle karşılasın. Bu dava hor,bu dava garip, bu dava öksüz diyor ya şair, gayretlerin karşılığı var ama., Allah gani gani razı olsun. Sizin de kaleminize sağlık, hislerimize, düşüncelerimize tercüman olmuşsunuz.