Reklam
Reklam
Sanat Ve Sanatçıya Dair
Recep Fırat

Recep Fırat

Sanat Ve Sanatçıya Dair

28 Aralık 2022 - 12:43

“Toplumsal duyarlılığı ilke edinmiş sanatçılarımıza ithaf ediyorum.”
Kapitalizm ve faşizmin ceberut hâkimiyetinde halkın sanatçısı /  yazarı olmak çok zor.
“Pekâlâ, yazar ve şairlerin sorunları var mı? “
“Elbette, sanıldığından daha fazlası var.”
 Bazıları o kadar açık ki bilinçsizceeylemleri hâlâ eski ilkel feodal tabuların klişeleridir, ancak sanatçı olarak adlandırılabilirler mi, asla! Ya dışarıdan gelen baskılar. Onlarda var tabikide, yalnız kendi yaşadıkları sorunlarının ana temel kaynağından da bilgisizler. Ezberlerle de sanat olmuyor, ya da birilerine yaranmaya çalışmak, özgün ve özgür olmaktan uzak kişilikler, süslü bir anlayış çalışması kendileri ile dalga geçmekten öteye gitmez. Sosyal ve sanatçı olmak, yarınları görmek ve halka aydınlık olmaktır. Yazarın kimliği toplumla özdeş olmalıdır. Yazar toplumdan biri ve toplumdan uzak olamaz. Bu sebeple kalem erbabı, toplumun tüm yönlerini analiz eder.  Ancak en akılcı yollar ile kendini beslemeli, İyisiyle - kötüsüyle toplum yazılanlarda kendini bulur ve bulmalı da. Böyle olunca toplumun kalemden şikâyetçi olma hakkı da yoktur. Pekâlâ,şikâyetler var mı? Var.   Kalem gördüğünü, duyduğunu ve kendisine yansıtılanları bazen doğrudan bazen dolaylı yolla dile getirir. Bu durumdan yazarın da gocunmaması gerekir; nasıl ki yazar eleştiriliyor, yazarda topluma yapıcı eleştiriyi yapma hakkını kendisinde görmeli. Yazar toplumun aydınlanmacısıysa sanat anlayışında kalemin yazdığı sanatta toplumu uyandırma pratiğinde de empatiyle göstermeli.   Yazar ve toplum arası olan ilişki bazen acımazlığa varıyor, bazen ironiye, bazen de iyimserliğe. Yani toplumun ruhunun uyandırdığı etki, kendisine dönüş yapar. Denilebilir ki yazarın düşüncesi ve hayalleri kalemin hangi ucunda varlığını gösterir. Yanıtı çok açıktır. Yazarı yetiştiren toplumdur, yazar toplumun ruhuyla içinde yaşadığı sosyal / siyasal toplumsal denklem ekseninde şekillenir. Toplumun hangi sınıfsal sistemsel boyutta olduğu sosyoekonomik yönününağır basması doğrultusunda yazar kişiliği, kimliği kalemi diyalektik olarak ta ortaya çıkabilir. Nitekim toplumda bunun örnekleri çoktur.  İtiraz edenlerin gücü yetiyorsa yazarı toplumdan bağımsız değerlendirsinler.  Madem yazarın ruhu,toplumun varlığından besleniyor; yazar toplumun aynasıdır o zaman, yazarın değeri de o ölçüde yücedir. Çünkü toplumun gök kubbesindeki aynada halkın her hali en çıplak haliyle yansır ve toplum kendini orada görür. Başka hangi ayna bu kadar iz bırakabilir ki. Öyle ise yazar toplumdan bağımsız değildir, ama toplumun da esiri değildir. Yazar yansıtmakla kalmaz, olması gerekeni dile getirişiyle bir adım öndedir. Yazar için sancılı bir süreç, hayatıile bedel verecek pahasına olsa da bu bana aynı zamanda bir silahşorun son nefesine kadar kılıcını bırakmamasıdır. O zaman madem toplum için hayatı bir önem arz etmekte silahşor gibi halk yazarı da bir kalemşordur.  Ve her adımı çoğu zaman rahatsız eder. Rahatsız olanlarda ilkel gelenekten kurtulmayanlardır. Ve toplumun gelişmesine engel olanlardır. Tabi bir de sümüklü böcekler toplumun geleceğini aydınlatmaya çalışanlar tarafından sevilmez. Ellerinden geldikçe de kimsenin sevmemesi için ellerinden geleni yapar. Tabii ki bir de sümüklü böcekler tarafından beslenen adı yazar olan ama asıl görevleri kötüyü renklere boyayarak halka şirin gösteren türleri de yok değil.  Yazar tarafsız olabilir, beklemek gerekir de. Ancak Yazar adaletli olmalı, hakkı her şartta dile getirmeli. Tarafsız olmak adaletli olmaya ve insani değerlere sahip olmaya engel değildir. Değindiklerim bir yazar da olması gerekenlerden bazılardır. İnsanın hataları görmezlikten gelinebilir, bir yazarın kaleme aldığı satırlar görmezlikten gelinmez. Ancak Yazar kalemine yön verdiğinde vicdanın sesini de sonuna kadar açmalıdır. Toplumun ruhuyla beslenen ve bu ruhu diri tutarak yarınlara taşıma azminde olan yazarlar varlıklarına ve yaşadıkları topraklara derin etkiler bırakmak sanat anlayışlarında aşk aydınlık yaratma çabası ile yaralara merhem olmak amacı ile üretmektedir.  Bu üretkenlik çoğu zaman elde olmayan sosyoekonomik sebeplerdenötürü sekteye uğrasa da bir şeyler yapma kaygısı ve azmi umudu ile geleceğin ününde duran setleri yıkma parçalama inancına sahip olmalıdır. Ölü bir toprağın altında filizlenen ve kök salan inanç ve düşünce ile çürümeye yüz tutmuş her şeyi çöpe atarak yerine ilim, bilim, umut ve özgürlükten beslenen bir anlayışla kültürün dejenere olmanın önüne geçme ve kültürün özüne dönüşü mücadelesi verme adına sanatçıların birlikteliğine de ihtiyaç vardır. Yazar toplumun atan kalbidir. Ve bu kalbi besleyen damarlarda sanatıdır. Bu topluma can vermek de sanatçıya yazarlara düşer. Hiçbir yazar da bu sorunluluktan kaçma lüksü yoktur. Yazar kendi nefsini düşündüğü kadar, bu toprağın her zerresini düşünmek zorundadır. Bencillik bu topraklarla özdeşlemiş kutsallıkların inancına yakışmaz. Ve hiçbir yazar kendini var eden toprağına ihanet etmez. Kendisine düşün sorumluluğu düşünmeden kabul eder ve üstüne düşeni gece gündüz demeden çalışarak yerine getirir.
 Halkın yazarları kendilerini bekleyen birçok engelin farkındadır. Lakin engellerin getirdiği olumsuzlukların etkisinde kalarak kendine olan güveni sarsılmış olabilir. Bazen bitti dediğiniz yerden hikâye başlar. Ama bu demek değildir ki yazarlar teslim bayrağı çekmiştir. Sebep ve sonuç ne olursa olsun teslim olmak yazarlığın ruhunda yoktur. Yazarlık ruhu son nefesine kadar inancını korur, onurunu zedeleyen teslim bayrağını çekmez. Herkese lazım olan kadar yazara da lazım olan küllerinden doğmasını bilmesidir. Her darbe yazarın ruhunu umutla besler. En fazla gelecek bir ölüm, unutmayın şerefli bir ölüm yaşamın en güzel ifadesidir.
Peki genel olarak sanatçı yazar ve şairlerimizin yaşadığı sorunlar, onlar en can alıcı vahim sorunlar!…
Bir sanatçının en büyük sorunu sosyal ekonomik dengesizlik, hak ve özgürlükler sorunudur. Bunlardan bir tanesi eksik oldu mu, o insan sanat üretemez. Hani zırhsız göğsü mermi deler, çünkü güvence yoktur; sanatçının da devlet ve sistemsel toplumsal açıdan güvencesi yok, bu yüzden sadece sanatçı da değil inanç ve düşünce özgürlüğü açısından da insanımız sömürülüyor.  Yani belki bir yerde çalışır sanat anlayışımı dahada güçlendiririm amacı ile bazı basın kuruluşlarında yazarlarımız köşe yazarlığı yapıyor,  ‘gazetemizde köşe yazarı olarak yaz,’ diye diye teklifler alıyorlar, yazınca yazıları sansürleniyor, ‘bu kelime olmaz, bu cümle olmaz vs.’  Mevcut otoriteye yaranmaya çalıştıkları çok açık, birçok yazar ve şair bunu yaşıyor. Fuarlarda İmza gününe bir milletvekili, bir belediye başkanı geliyor. Herhangi bir açıdan gel. Nezaketin için teşekkür ederim. Hemen bir kesim ile mimlenirsiniz. ‘Efendim, bununla çalıştınız,  teşekkür ettiniz. Artık bizden biri değilsin.’ Hemen ötekileştirmeye hazırlanır. Sanat camiasının kendi aralarındaki kördüğüm olmuş fikir savaşları da ciddi bir boyutta. Bunun sebebi de sağlıklı sanat camiasının tartışmalar yapabileceği bir ortamın olmayışı. 
 Zira bazı yazarlarımız otuz beş yıl hapiste bir ömür çürüttüler, sürgünde yaşadılar; evet ne yazık ki hepsi doğru. Bendeniz araştırmacı, yazar ve halk şairi Recep Fırat kimim? Sanat camiasının neresindeyim? Efendim, ben kültür ve sanatla tarafsız ve bağımsız olarak ilgilenirim, tek taahhüdüm halkıma sadakattir. Bunun dışında hiçbir parti, kuruluş veya derneğe bağlı bugüne kadar olmadım ve olmayacağımda; çünkü sanatçı özgür olmak zorunda. Sanatçılar, ben bağımsız olduğum ve kendimi özgür hissettiğim sürece herkesi eleştirebilir. Ah, şunu söyleyeyim, bizim yerel yazarlarımız yazdıkları hiçbir gazeteden tek kuruş almadılar. Buna rağmen üzerlerinde ciddi baskılar var. Ha, bizim derdimiz sadece sistemle de değil, sistemin toplum üzerinde yarattığı tahribatla da. Gün geçtikçe halk yozlaşıyor, değerlerinden kopuyor, toplumsal değil, bireysel canavarlar yaratılıyor.
 Yazarız, ilk eserlerimizde ciddi sıkıntılar çekeriz, ama bazı okurlar bunu bilmez, zahmetsizce yazıldığını, ömrümüzün uzun yıllarını bir romanda geçirdiğimizi bilmez. Yayınlanan her eserimizle büyük acılar içindeyiz. Halk yazarları ve şairleri ülkenin öksüzleri konumuna düşmüşlerdir, Yayınevlerinin ciddi bir imkânı vardır, çoğu yazar karşısında kapitalizmin kırbaçlayıcı eli konumundadırlar, çok iyi bilirler ki halk yazarları sahipsizdir, eğer halk onları bilse ve tanısa.
Yazarlık, o kadar zahmetli ve meşakkatli bir süreçtir ki tanıtım ve yayın süreci tamamen üstlenilir. Bir yayınevi olmadan okuyucuya ulaşmakta zorlanacaklar, bu yüzden yazarın her yeni çalışmasını büyük bir maliyetle yayınlıyorlar ve kitapların sadece bir kısmını yazara veriyorlar ve yazar geri kalanını almak istiyorsa satın almak zorunda. Yayınevinden kendi kitabını satın alır, çünkü yayınevi sözleşme ile kendini güvence altına almıştır. Yazara;‘git elindekileri sat’  Domates, biber değil, tezgâhta satılsın; bunu sadece yayınevleri yapıyor. Peki, kimin kitabı kolayca satılıyor reklamı yapılan kapitalistin ve burjuva yazarların kitapları satılıyor. Evet, toplum için yazarken kendimizi unuttuğumuz, kendimizi ihmal ettiğimiz ortaya çıktı.
‘Kitapçılarda, fuarlarda tüm satış sitelerinde neden kitaplarınız telif karşılığı satılmıyor?’diye sorarlar hep. Yanıtım; ‘Hayır sayın okurum, sebebi şu ki bir avuç kapitaliste körü körüne çalışıyorsunuz, o kadar okuyorsunuz, bilmiyorsunuz. Okuduğunuzyazarların hayatlarını, yeni yazarlarımız kimler, yeni eserleri neler diye sormak için zahmetinde hiç bulunmadınız. Merakla mı beklediniz. Hayır. Eminim bilmediniz, çünkü ülkenizin yerel yazar ve şairlerini, gerçek sanatçılarını ve aydınlarını tanımıyorsunuz, ama televizyon ekranında olanları biliyorsunuz. Ülkesinin aydınlık günleri için mücadele edenleri bilmezsiniz, bilmelisiniz her biri farklı sektörde, hayatta kalabilmek için ağır şartlar altında çalışıyor, çoğuda işsiz, kimseye dilenmeyen, adalet,hak ve hukuk için ve üzerlerinde büyük baskılar var ve her biri toplum için göğüs germekteler.  Sevgili okur bunu bilsin diye yazıyorum. Tek idealim ülkemizegüzel hizmet etmek ve aydınlık yarınlar içindir. Gelişmiş güzel ülke olma yolunda mücadele etmek ve insanlarımızın da bunun bilincinde olması, kimler bedel vermediki, bende ülkesi için yüreği çırpınan ve çabalayan fertlerden biriyim.
Aydın, sağlıklı ve müreffeh bir ülke şiarıyla hepinizi selamlıyorum. Saygılarımla
RECEP FIRAT/ Araştırmacı Yazar – Halk Şairi
 
 
 
 
 
 
 
 

YORUMLAR

  • 0 Yorum